KULOĞLU
Hayatı Hakkındaki bilgilerimiz oldukça az olup onların da çoğu tahminlere dayanmaktadır. Asıl adı Mustafa olan Kuloğlu, Naimâ’daki kayıtlara göre, Sultan II. Osman’ın katlini gerçekleştirenlerden Dâvut Paşa’yı cellatların elinden kurtarmıştır. Öztelli, onun, Sultan IV. Murad’a (1623-1640) yakın olduğunu, Sultanın ölümünden sonra sürüldüğü Cezayir’den Sultan İbrahim’in ölmesi üzerine (1648) tekrar İstanbul’a dönebildiği görüşündedir.
Kuloğlu’nun aruzla da yazılmış şiirleri vardır. Sade bir dille söylediği âşık tarzı şiirlerinde daha başarılıdır. Sun’î de, şairnâmesinde onun şakıyan bir bülbül olduğunu söyler. Âşık Ömer’e göre ise o, “nâm ü nişânı” belli olan bir âşıktır.
Sultan Murad eydür: Şimdi zamane
Bize de kalmadı beyler elvedâ
Büküldü kâmetim döndü kemane
Gezüp seyrettiğim dağlar elvedâ
Ardımca gelen sevgili telekler
Tersine devretti çarh-ı felekler
Yeniçeri, sipâhiler solaklar
Önümce yürüyen kullar elvedâ
Hep kullarım alayıma dizilsin
Kullarımın esâmisi yazılsın
Tabutum düzülsün kabrim kazılsın
Varıp seyrettiğim çöller elvedâ
Ecelim yetişti yıldızım düştü
Dostlarım ağladı düşmanım güldü
Yapılan kadırgam deryada kaldı
Şu Malta'ya giden yollar elvedâ
Kuloğlu dostların yüzü ağ olsun
Düşman olanların bağrı dağ olsun
Kardeşim Sultan İbrahim sağ olsun
Oturduğu taht u saray elvedâ
***
Karşımda salınan dilber
Bakma beni ağlatırsın
Beni koyup yâd ellere
Gitme beni ağlatırsın
Şekerden şerbet ezerler
İnci tülbentten süzerler
İncili mercan dizerler
Dizme beni ağlatırsın
Boyun uzundur dal gibi
Emsem leblerin bal gibi
Bahçelerde bülbül gibi
Ötme beni ağlatırsın
Hoş çekeyim nazlarını
Gel öpeyim gözlerini
Kelp rakibin sözlerini
Tutma beni ağlatırsın
Bu Kuloğlu sana kuldur
Ta ezelden böyle yoldur
Ya azat eyle ya öldür
Satma beni ağlatırsın