MANTIKSAL DÜŞÜNME I
İnsanlar çoğu muhakemelerinde sözel simgelerden yararlanır. Yani muhakeme için sözcükler kullanılır. Öte yandan sözcüklerin anlamları çoğu kez belirgin olmaktan uzak ve tartışmalıdır, bizi yanıltabilir. Ayrıca sözcükler aracılığıyla bir sonuca ulaştığımızda, çoğu kez hatasız olup olmadığımızı bilemeyiz. Çünkü çıkardığımız sonucu gerçeklerle karşılaştırma olanağımız yoktur. Doğru muhakeme etmemize yardımcı olmak üzere, filozoflar ve matematikçiler tarafından yüzyıllardan beri katı standartlar getirilmiştir. Bu standartlara mantık kuralları denir. Bu kurallar belirli bir önermenin ne anlama geldiğini ve bir dizi önermeden hangi sonuçların çıkarılabileceğini sınırlar. Şimdi, bunların insanlarda muhakeme ile ilişkisini görelim.
Çocuklara muhakeme testi uygulayan bir psikologun bir çocuğa şu soruyu sorduğunu farz edin: "Eğer, 6 yaşındaki çocukların tümü okula gidiyorsa ve bu oğlan da 6 yaşında ise, bu oğlan şimdi nerededir?" . Psikolog "Okuldan nefret ederim", ya da "Üşüttüğü için evde hasta yatıyor." yanıtını alırsa iç şaşırmamalıdır. Mantıkçı için bu ifadeler "anlamsız önermeler"dir, çünkü mantıklı değillerdir. Psikolog içinse bu tümceler anlamlıdır. Çünkü belirli uyarıcılara yapılmış basit çağrışımlardır. İnsanlar bu durumu muhakemeyi, hele formal mantık kuralları ile muhakemeyi öğrenmelerinden çok daha önce öğrenirler.
II
Çocuklar yavaş yavaş daha mantıklı olmayı öğrenirler. Çağrışımlarını belirli sınırlar içinde tutarlar. Örneğin ortaokul öğrencilerinden kendilerine bir sözcük söylediğimde ona benzer nesnelerin sınıf adı olan sözcükle yanıtlamalarını isteyebilirim. Sonra onlara "masa" sözcüğünü verdiğimde, onlar "mobil-a" ya da benzeri bir sözcükle yanıtlayacaklar "sandalye" demeyeceklerdir. Çünkü bu sözcük başlanıçta ona vermiş olduğum sınıf adı ile yanıtlama kuralına uymamaktadır. Bu yaştakiler, bu kurala uy-ayı öğrenmişlerdir...
Psikolojiye Giriş Ders Kitabı
III
Açıklama anlaşılır ve inandırıcı bir ifadeyle anlatılmalıdır. Bir eserde okuyucuya yararlı olan bir şeyler yoksa okur ondan uzaklaşır. Bu noktadan hareket edersek yararlılık bir esere estetik yani sanatsal bir değer katar. Güzellik, sanat eserlerinin içeriği ile ilgilidir. Okur, bir eserden okudukları ile hayata bakar, bu bakışını genişletir. Bu sayede ondan yarar sağlar.
Bu parçada yazar, sanat eserlerinde yararlılık konusu hakkındaki düşüncelerini açıklıyor. Sözlerini “yapıtlara sanatsal nitelik kazandıran şeyin faydacılık olduğu” düşüncesinde birleştiriyor. Bu düşünceyi en net şekilde “yararlılık bir esere estetik yani sanatsal bir değer katar.” sözleriyle ortaya koyuyor. Sanatta yararlılığın ise içerikle ilgili olduğunu söylüyor. Bu parçada yazar dili, göndergesel işlevde kullanmıştır. Metne yazarın bakış açısı yansımıştır. Yazar, metinde bir konuda bilgi vermenin yanında, bir ana düşünce etrafında cümlelerini sıralamıştır. Cümleleri kurallıdır. Anlaşılır bir dil kullanmıştır.
IV
“Eğitim kişinin ‘’yaşama’’ aktif biçimde uyumunu sağlayan bir etkinliktir. Bu dünya kurulduğundan beri şu ya da bu biçimde süregelmiştir. Ailede ana ve babanın okulda öğretmenin toplumda yöneticilerin asıl ödevi çocuğun günlük yaşama daha iyi uyum sağlayabilmesi için uygun ortamı sağlamaktır. Bu bakımdan eğitim yaşama başarıyla uyum sağlayacak insan yetiştirme bilim ve sanatı olarak da düşünülebilir.”
V
“Deneme sağlıklı düşünmeye en yatkın yazı türüdür.Çağın şartlarına göre bilinçli ve tutarlı bir dünya görüşüneinsana yaraşır bilgeliğe erişmek deneme yazarının amacıdır.Bu amacın kendi başına konu olduğu denemeler “Felsefi Denemeler” grubunda değerlendirilir.Deneme yazarını burada aydınlık yolu bulma ve işaretleme görevini seve seve yüklenmiştir.”
VI
“Bir eseri niceleyen eleştirmenin özellikle eleştiri yaptığı sahada çok bilgisi ve kültürü olması gerekir.Bunun yanı sırauyanık ve ince bir zekaya gereksinim vardır.Eleştirmenin yazısı yazarı öldürür ya da yaşatır.Bu sebeple eleştirmen değerlendirme ve hüküm vermede çok hassas davranmalısanatın ve toplumun bir kılavuzu olduğunu unutmamalıdır.”
VII
Deneme sözcüğünü yeni bir edebiyat türüne ilk defa ad olarak koyan Montaigne olmuştur. Montaigne'in türlü konular üzerindeki düşünceleri gözden geçirilirse bu düşünceleri hiçbir plana uymadan hiçbir şeyi kanıtlamaya çalışmadan, sırf düşünmekten zevk aldığı bu zevki bize tattırmak istediği için yazdığı anlaşılır. Onun denemelerinin konusu bütün hayattır, hayat tecrübeleridir. Bu tecrübeler insan ruhu üzerine eğilen, gördüğünü tatlı bir dille delilsiz ispatsız anlatan görgülü bir adamın hayatından derlenmiştir.
Okuduğunuz parçada yazar, deneme türü üzerine bize bilgiler vermeye çalışıyor. Yazarın tavrı, bunları ben biliyorum ama okuyucu bilmiyor, öyleyse okuyucuyu bilgilendirme amaçlanmıştır. Demek parçada açıklama tekniği kullanılmış.
VIII
Halide Edip Adıvar’ın Bütün Eserleri serisinin ilki olarak yayımlanan Mor Salkımlı Ev, yazarın çocukluk günlerinden 1918'e kadar olan hatıralarıdır. Bir roman üslubuyla kaleme alınan eser, edebiyat meraklılarına olduğu kadar yakın dönem Türk tarihiyle ilgilenen okuyuculara da hitap ediyor. Yeni İstanbul Gazetesi'ndeki yayımı ve hatıralarının İngilizce baskısı ile karşılaştırılarak hazırlanan Mor Salkımlı Ev, yazarın özgün anlatımı ve sadeleştirilmemiş orijinal diliyle ve günümüz genç okuru da düşünülerek notlar ve açıklamalarla sunuluyor.
Okuduğunuz parçanın yazarı, bu parçayı yeni yayımlanan söz konusu kitap üzerine okuyucuya geniş bilgi vermek için yazmıştır. Yani açıklama tekniğini kullanmıştır.
XIX
"Maddeler arasında iki tür tepkime olur: Fiziksel değişimler (hal değişimleri) ve yeni maddelerin oluşumunu sağlayan kimyasal tepkimeler. Isı her iki tepkimeyi de hızlandırır. Bunu görebilmek için iki bardak alın ve birine soğuk su, diğerine de sıcak su doldurun. Bardakların ikisine de aynı anda birer kaşık tuz atın ve izleyin. İki bardakta da tuz çözünecektir. Ancak sıcak su dolu bardakta tuzun daha hızlı çözündüğünü göreceksiniz."
X
Milyonlarca kişi kitap okuyor müzik dinliyor tiyatroya sinemaya gidiyor. Neden? Belli ki kendisini aşmak istiyor insan. Gerçek anlamda insan olmak istiyor. Ayrı bir birey olmakla yetinmiyor; bireysel yaşamının kopmuşluğundan kurtulmaya bireyciliğinin bütün sınırlarıyla onu yoksun bıraktığı ama yine de onu sezip özlediği bir dostluğa daha anlamlı bir dünyaya geçmek için çabalıyor.
Bu paragrafta insanların kitap okuma müzik dinleme sinema ve tiyatroya gitme nedenleri açıklayıcı anlatım biçimiyle veriliyor. Yazara göre bunların nedeni "insanın kendini aşma isteği daha anlamlı bir dünyada yaşama arzusu" dur.
XI
Ankara'daki yoksul halka parasız ilaç dağıtacak belediye eczanesi dün hizmete açılmıştır. Açılış töreninde Belediye Başkanı amacın yoksul ve dar gelirli halka hizmet götürmek olduğunu belirtmiştir. Bu eczane Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğüne bağlı olacaktır. Eczaneden yararlanmak isteyenlerin mahalle muhtarlarından yoksulluk belgesi almaları gerekmektedir. Söz konusu belge ile belediye hastanelerinin yazdığı reçetelerdeki ilaçlar hiçbir ücret alınmadan hastalara verilecektir.
Bu parçada da "belediyenin yoksul ve dar gelirli halka sağlık hizmetleri konusunda yapacağı çalışma" açıklanmıştır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM (HİKÂYE ETME)