DERTLİ
Asıl adı İbrahim olup 1772’de Gerede’nin Yeniçağa (Reşadiye) bucağına bağlı Şahnalar Köyünde doğmuş, 1845 yılında Ankara’da vefat etmiştir. Babasının adı Ali’dir. Onun ölümünden sonra rahatı kaçar ve Dörtdivan’ın Deveciler köyündeki akrabalarına sığınır. İstanbul’a gider, işsiz kalır; kısacası onun hayatı pek çok sıkıntıyla geçer. Konya’daki şöhretli âşıklık yıllarından sonra on yıl kalacağı Mısır’a gider. Bu yıllarda mahlası Lütfî’dir.
Başına buyruk yaşama arzusu yuvasını terk etmesine yol açar. Sazı omzunda Ankara, Sivas, Amasya, Çankırı vs. dolaşır, durur. 1840’ta intihara teşebbüs ederse de kurtarılır. O, bu olaylardan sonra Dertli mahlasını kullanacaktır.
Hem hece, hem aruz veznini kullanmıştır. Birincilerdeki yabancı kelime fazlalığına ek olarak İkincilerde dil ve yapı kusurları vardır. Pek çok klasik şairimizin tesirinde kalmıştır. Geredeli Figânî, Mudumulu Yağcı Emin gibi çıraklar yetiştirmiştir.
Dinî konulara rahat bir üslûpla yaklaştığı için din adamlarıyla arası pek iyi değildir. Ünlü “Telli saz” şiiri bu konuda büyük gürültüler koparmıştır. Dîvân’ı birkaç defa basılmıştır.
Dertli’ye yer veren bütün şairnâmeler ondan bahsederken çile, feryat, dert, gurbet, yurdunu terk etme gibi konulan ele almıştır.
Telli sazdır bunun adı
Ne âyet dinler ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi harâm yemez
Şeytan bunun neresinde
Venedik'ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu Be
Allah'ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde
İçinde mi dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde
***
Seyrimde bir şehre eyledim nazar
Gördüm elvan dolu meyhaneler var
"Teşne var mı" deyu sâkîler gezer
Ellerinde dolu peymâneler var
Bir takım doldurup bir takım sunar
Bir takım susayıp bir takım kanar
Bir takım tutuşup bir takım yanar
Bir takım aşk ile mestâneler var
Bir eli kâseli bir eli taslı
Bir takım şâh-zemîn bir takım yaslı
Bir takım delidir bir takım uslu
Bu meydandır bunda merdâneler var
Âşıklar pirine anda yan verir
Bu seyrandır dilden dile şan verir
Hast'olmadan yâr yoluna can verir
Nice Dertli gibi divâneler var
***
Harâba kul olduk bezm-i âlemde
Abâd olsak da bir olmasak da bir
Düştük çare nedir dâme âlemde
Azâd olsak da bir olmasak da bir
Aşk oduna yanmış ciğer-kebâbız
Hicr ile giryânız dide pür-âbız
Yapılmış yıkılmış hâne-harâbız
Bünyâd olsak da bir olmasak da bir
Biz Şirin elinden aşk meyin içtik
Hak ile bâtılı fark edüp seçtik
Varlık dağlarını deldik de geçtik
Ferhad olsak da bir olmasak da bir
Ey Dertli âlemde biz şâh-ı diliz
Hak'tan hakikatten âgâh-ı diliz
Tarik-ı esrâra ervâh-ı diliz
İrşâd olsak da bir olmasak da bir