SÜMMÂNÎ
Asıl adı Hüseyin olup 1860 (bazı kaynaklara göre 1861) Narman’ın Samikale köyünde doğmuş, 1915’te aynı yerde vefat etmiştir. Babasının adı Hasan’dır. Tahsili hakkında bilgimiz yoktur. Ancak şiirlerinden çıkarabildiğimize göre biraz tahsil görmüş olmalıdır.
Araştırmacı M. Kardeş, onun Kırım’dan Hindistan’a kadar olan bölgeleri dolaştığını, bunda, rüyasında görüp âşık olduğu Gülperî’yi aramanın rolü olduğunu söylemektedir.
Ustası Erbâbî’dir. Çağdaşlarından Şenlik, Sezâî ve Nihânî ile karşılaşmaları vardır. Torunlarından ikisi de Sümmanoğlu ve Torunî mahlaslarıyla şiirler söylemektedirler. Tasavvufî konulara fazlasıyla eğilmiştir.
Yüzyılımızın şairnâmelerinde çeşitli vesilelerle anılmaktadır. Bazıları Gülperi’sini hatırlayıp anarken bazıları da torunlarını dile getirmişlerdir.
Bir menzile başa kadar varmazsan
Sen o yola kervan olsan fayda ne
Bir dilberin sinesine konmazsan
Hayal ile mihmân olsan fayda ne
Bir yazı ki kara olur kalemde
Sözü hor görünür her bir kelâmda
Bir güzel ki seni sevmez âlemde
Ya sen ona hayrân olsan fayda ne
Çekme şu dünyanın endişesini
Temiz eyle kalbin her köşesini
Kem söz ile kırma gam şişesini
Kırıp sonra pişman olsan fayda ne
Arabî Fârisî dilin olmazsa
Bülbüle münâsip gülün olmazsa
Asla bir meslekte elin olmazsa
Dâva ile sultan olsan fayda ne
Deli günül her isyandan beridir
Bir ah çekse dağı taşı eridir
Her bir güzel bir yiğidin yâridir
Elin güzeline baksan fayda ne
Sefil Sümmâni gel Hakk'ı zikreyle
Verdiği nimete dâim şükreyle
Yaman işitâ ezelden fikreyle
Başa geçip pişmân olsa fayda ne