RUHSÂTÎ
Asıl adı Mustafa olup 1832’de Kangal’ın Deliktaş bucağında doğmuş ve 1911’de aynı yerde vefat etmiştir. Babası Ahmet’i küçük yaşta kaybetmiştir. O, dört defa evlenmiş ve 23 çocuk sahibi olmuştur. Oğlu âşık Minhaci’nin genç yaşta vefat etmesi Ruhsâtî yi büyük ölçüde sarsmıştır.
Hoca Feryâdî ve Âşık Kusûrî ustalarındandır. En ünlü çırağı ise âşık Noksânî’dir. Bilindiği üzere Meslekî de Noksanî’nin çırağıdır. Böylece âşık edebiyatı sahasında “Ruhsâtî Kolu” diye bilinen âşık kolu ortaya çıkmış olmaktadır.
“Şairnâme” adım verebileceğimiz iki şiiri vardır. Pek çok şiirinin konusu kendisidir. Önceleri İcâdî ve Cehdî gibi mahlasları da kullanmıştır.
Kendisinden sonra bölgesinde yazılan şairnâmelerde anılmaktadır. Bunlardan dikkati çekeni, Feryâdî’nin “Ruhsâtî kavuşmadı Meryem’e” şeklindeki söyleyiştir.
Sabahtan uğruma çıktı
Gider iken suya Fatma
Aklım idrâk eylemedi
Bu şendeki huya Fatma
Başında puldan fereyi
Yükledim gamı kirayı
Yakıyor kutnu savayı
Geyin usul boya Fatma
Saçına yakışır elmas
Başına yakışır elmas
Al hançeri başına kes
Korkarım ki kıya Fatma
Sürmeler çekmiş gözüne
Kirpiğin dökmüş yüzüne
Korkarım rakip sözüne
İnana da uya Fatma
Kapısında olsam sâyi
Destinden nûş etsem meyi
Ruhsat görünmüyor deyi
Aceb nerde diye Fatma
***
Bir vakta erdi ki şimdi günümüz.
Ayak belli değil, ser belli değil,
Bir gülü rânâya olduk müptelâ,
Bülbül belli değil, har belli değil
Kimse serin bu sevdaya salmamış,
Hiçbir kimse haktan nişan almamış,
Şeriatten asla eser kalmamış,
Hayır belli değil, şer belli değil
Kimse bilmez bir kimsenin kasdini,
Bilen hani düşmanını, dostunu.
Cümlesi giyinmiş namerd postunu,
Avrat belli değil, er belli değil.
Kamusu delalet bendini geçmiş,
Tahayyürde kalıp Ruhsat'ın şaşmış,
Cümle âlem halkı gayrette düşmüş,
Namus belli değil, ar belli değil,