GÖNÜLLERİ OKŞAYAN ŞAM-I ŞERİF
Gönülleri okşayan koca şehir Şam-ı Şerif o kadar güzeldir ki sokakları ariflerin mezhebi gibi geniş, duvarları yiğitlerin himmeti gibi yüksek, evlerin sokağa bakan odalarının pencereleri ise aşıkların gözüne benzetmektedir. Çardakların kemerleri birbiriyle birleşerek, evlerin dış tuğlalarını kille sıvamakla meydana gelen çeşitli görünümler, üzerlerine keçelerin örtülmesi ile ortadan kalkmıştır. Fakat cennet görünümlü temiz kalplere benzeyen evlerin içerisi temizlenmiş ve parlatılmıştır. Sarı tavanı ve lacivert nakışlı, parlak, renkkıran camları gökkubbeyi andırır. Keser işi yedi renkli bin parçadan oyulmuş döşeme mermerleri, insanı hayrette bırakan yıldızlar kümesi gibidir. O gönül süsleyen şehre, eski gül bahçesi nazm-ı kerimde özellikle zikri geçen kevser tabiatlı yedi ırmak, her taraftan gelip toplanır.
Bütün mahallelerden akarak hayvanî ruha benzeyen mevzilerin hepsine dağılır. Bütün dar ve geniş, büyük ve küçük evlerin birçok mevzilerinde gümüş gibi ak baldırlı ve şişman güzellerin suretinde ve gövdelerinin ilikleri görünümünde akmaktadır. Bu ırmaklardan başka, buranın ahalisi ayna renkli mermerden uygun büyüklükte bir havuz yapmayı da lüzumlu görmüşlerdir. Eğlence törenleri anında bu bahçeler ihsan kasesiyle bu havuzlardan sulanır. Bahçelerin fidanlıkları da havuzların omzuna yapraklar ve çiçeklerden yeni yeni renkli hilatler giydirerek nimetlere şükretmektedir. Fidanlar, güneş sıcaklığının aralarından yol bularak girmemesi için kemerlerini sıkmakta anlaşmışlardır. Kemerden kemere uzanan aydınlık ve berrak çarşıları vardır. Bu çarşılara göz atan kimse sermayesini kaybeder. Fikirlerin çığırtkanı ticarette tez davransa bile yine de çok görünür. Dükkanların avlusunun temizliğine, arkadaşların yanlarında olmayan para keseleri bile imrenir. Eyvanların kemerlerinin süsü, gök kubbenin esnek bir hediyesidir.
Beyit:
O ırmağın varlığı arkadan yardımına koşmasaydı
Gönlün hayran kaldığı mertebe onun süsü olurdu.
Elemleri temizleyen çarşının arasında yer yer hatırlanan gönüller açıcı hamamlar vardır. Ve bunlar elbisesinden soyunan insanı temizleyip yalnızlığın sevinci içine gizler. Hamamların mermer döşemesi parlak ve küçük yapılmıştır. Sedeften imal edilmiş aynası da kırılma aracıdır. Fışkıran şadırvanının suyu tozlardan arınmaya sebep olur. Her halvette birçok sırlar barındıran başka halvetler ve her safhada birçok başka safhalar açılır. Ne bir sofası şadırvandan boşalır ne de bir halveti bir havuzda nihayete erer. Bu hamamın dokuz ibretli kemerinin tek bir köşesinde vakit geçirmek asla mübalağa değildir.
Beyit:
Göz ona ilişip hemen bakakaldı.
Gözü ayırmak gönle imkânsız kaldı.
Hicaz Seyahatnamesi, Nâbi
MISIR TOPRAKLARINA DAİR
Sonbahar mevsiminin bitimi, Mısır'da ilkbaharın başlangıcıdır. Mevsimin ılık havasına rastlamaktan ziyade, Nil Nehrinin Kahire'nin kıraç arazisinin tamamını taşarak örttüğü mevsim olduğundan, Salihiye yakasından Mısır eteklerine varıncaya kadar dört beş menzilden çok arazi mavi ayna gibi su içinde görünmez olur. Ancak, yolcuların geçişi için tahmini olarak dört beş zira eninde bir yol yüksek ve açık kalıp, bu kevser suyunun ortasında bir ok menzili kadar uzaklıkta birer kasaba görünümlü köyler bulunmaktadır. Bu köyler kumlu bir yol ile birbirine ulaşmaktadır. Her dört köyün arasında, hoş gelen bir havuz şeklinde görünmekte olup, bu alanda baş yükselten her hurma ağacı:
Beyit:
Meyanı Nil'de her nahl-i hurma benzerdi güya
Şinaverlik eden bir dilber-i kakil-i perişane.
Mazmununu ifade eder. Mısır'ın latif toprağı bazen Nil taştığı zaman mavi elbise ile bazen de yeşil renkli hırka giyerek görünür. Salına salına yürüyen bir sevgili gibi Nil, yavaş yavaş çekildiği yerlerden Hz. Hızır'ın ayak izleri gibi zümrüt renkli yeşil ibrişim telleri baş çıkararak yayılır. Nil'in ortasında süzülerek uçan birtakım kuşlara, avlanan doğanlara bakarak her mesafede bir sevinç dalgası ile karşılaşılır. Her neş'eden bir kez daha gönül çözüldüğünden, gönlü aklının estiğinde olan çocuk misali, dünyanın anasının kucağında uykuya dalarak istirahat çekildi.
Hicaz Seyahatnamesi, Nâbi