- MUSTAFA KEMAL -
Mustafa Kemal'i gördüm düşümde,
"Daha!" diyordu.
Uğruna şehit olasım geldi hemen,
"Sabaha!" diyordu.
Al bir kalpak giymişti al,
Al bir ata binmişti al,
"Zafer ırak mı?" dedim,
"Aha!" diyordu.
DURDU, ÇÖKTÜ, YIKILDI
Durdu Salih,
Yaman esti gavurun ateşi yaman
Bir ayağı her zamankinden diri,
Yüzü mahzun,
Bir eli kocaman.
Çöktü Salih Hemen olduğu yere.
Kopmuştu elinin, ayağının biri.
Başını çevirdi dalgın.
Artık bakmadı dögüşenlere.
Yıkıldı Salih,
Kim bilir hangi fatihayı duymuş
Sessizliği gövdesi kadar iri.
Of bile demedi, dediler sonradan,
Ofluymuş.
ŞEHİTLER ve ÖLÜLER
Şavkı vurur yüzümüze uzaktan,
Her nefesimiz bir duman, bir zehir,
Şehitlerin, Üç Şehitler tepesindeki
Ölmek, bunun yanında ne ki?
Tut ki savaşımız bitmiş hemşerim,
Terhis olmuşuz, köye varmışız, de ki.
İnsan anasının yanına nasıl varır,
Simsiyah bir leke yüzündeki?
Çarenin yokluğu hiçbir şeyi değiştiriri
O kadar alçalmadık hele ki.
Cevap ver, bunca kahraman,
Boşuna mı öldü peki?
ANKARALI HASAN BAĞLAMASINI YANINDAN AYIRMAZDI
Altı kere aldılar Şehitler Tepesi'ni,
Altı kere yeri aldık. Ovalar şehidimiz,
Sonunda biz aldık.
İlle dermiş gâvur,
Gülerim üleşine!
Gece atar, gündüz atar, yorulmaz,
Delik delik oldu nazlı yer.
Yanaşma ki iki nefes sorasın,
Kimi arar, ne söyler?
Deli midir, kör müdür,
Şaşarım güllesine!
Yaralarım köyceğizi düşünür,
Kanımın boşuna akası yok.
Düşmana malûm ola,
Dipçiğim yüreğindir çarpınca, şakası yok
Ayacığıma düşmüş,
Acırım kellesine!...
(Üç Şehitler Deltam)
Metin incelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi : Serbest nazım.
Ölçüsü : Serbest.
Mus-ta-fa Ke-mal-i gör-düm dü-şüm-de
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Da-ha di-yor-du
1 2 3 4 5
Türü: Epik (hamasi) şiir.
Konusu: Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda, Türk Ulusu'nun destanlaşan yiğitliği anlatılıyor.
Temi: Yurt sevgisi, bağımsızlık aşkı ve yiğitlik.
Kafiye şeması: abab/abedb/aabb/abeb MUSTAFA KEMAL
a- düşümde
b- daha (diyordu)
a- hemen
b- sabaha (diyordu)
DURDU, ÇÖKTÜ, YIKILDI
a- Salih
b- yaman
. c- diri
d- mahzun
b- kocaman
ŞEHİTLER ve ÖLÜLER
a- uzaktan
_ a- duman
b- tepesindeki
_ b- ne ki
ANKARALI HASAN BAĞLAMASINI YANINDAN AYIRMAZDI
a- Tepesi'ni
b- aldık
c- şehidimiz
b- kaldık
"Üç Şehitler Destanı", özgür koşuk düzenine göre yazılmıştır. Buna karşın şair, yukarıda görüldüğü gibi belli bir nazım birimi ve kafiye örgüsü disiplinine bağlı kalmıştır. Kafiye örgüsü, edebiyatımızda yer alan kalıplaşmış örgüye uymamakta, şaire özgü bir nitelik taşımaktadır.
Dil özellikleri:
· Dil sade, anlatım yalın, özentisiz, süsten uzak, arı ve durudur.
· Anlatımda konuya uygun bir coşku vardır.
· Halk diline yerleşmiş, anlaşılmasında zorluk bulunmayan yabancı kökenli Türkçeleşmiş sözcüklere yer verilmiştir: Sabah, şehit, fatiha, zehir, sevap,
· Anadolu halkının günlük konuşma dilinde yer alan sözcüklere yer vermiştir: Irak, aha, şavk, tut ki, gâvurun ateşi, kanımın boşuna akası yok, malum ola.
· Şaire özgü deyişler görülmektedir: "Sessizliği gövdesi kadar iri/Her nefesimiz bir duman, bir zehir/Dipçiği m yüreğimdir çarpınca, şakası yok."
İçerik Yönünden:
· Şair, Kurtuluş Savaşı günlerini ele alıyor. Türk Ulusunun vatanı ve bağımsızlığı uğrunda destanlaşan kutsal savaşını coşkun bir dille anlatıyor. Ulusumuzun yiğitliğini; özentisiz. yalın, sade bir dille, ama destanlaşan biçimde dile getiriyor.
· Şair, şiirin ilk bölümünde Mustafa Kemal'i düşünde görüyor. O'nu, uğrunda şehit olacak kadar çok seviyor. Mustafa Kemal'e olan tutku ve sevgisini; "Uğrunda şehit olasım geldi hemen" dizesiyle anlatıyor. Böylece Türk Halkının Mustafa Kemal'e olan sevgisini de belirtmiş oluyor. Sonra O'nu, savaş meydanlarında, başı al kalpaklı olarak bir atın üstünde hayal ediyor. Vatan için savaşan Türk Ulusunun zaferi kazanma inancını; "Zafer ırak mı dedim/Aha, diyordu" dizeleriyle dile getiriyor.
· Şiirde Kurtuluş Savaşı'na katılanları "Durdu, Çöktü, Yıkıldı" bölümünde yer alan Oflu Salih; "Şehitler ve-ölüler" bölümünde yer alan Köylü ile Ankaralı^ Hasan temsil ediyor. Tümü de Türk halkını simgeleyen yalın tipler olarak beliriyor.
· Bu tiplerden Salih'in savaş ile ilgili duygu ve düşünceleri şiirin ikinci bölümünde yer alıyor. Salih, İstiklâl Harbi'nin, Müslüman Anadolu Türk halkına saldıran gâvurlara karşı yapıldığını düşünüyor. Gâvurun (düşmanın) yani Anadolu'yu işgal eden emperyalist güçlerin saldırısı; "Yaman esti gâvurun ateşi yaman" dizesiyle dile getiriliyor. Bu saldırının sonucu Salih çökmüştür, başını dalgın çevirerek kendisini bir hüzün kaplamıştır. Savaş alanında şehit olurken "hüzünlü"dür, "dalgın" dır. Buna karşın Salih, son nefesini verir iken bile "of" dememiştir, asla umutsuzluğa düşmemiş ve pişmanlık duymamıştır. O, "kim bilir hangi fatihayı duymuş" dizesiyle anlatıldığı gibi Müslüman Anadolu halkına saldıran gâvura karşı görevini yapmanın mutluluğunu duymuştur. İnancına göre de Tanrı katına en saygın bir kişi olarak çıkacaktır. Çünkü Müslümanlıkta en büyük yücelik şehitliktir.
· Şiirin üçüncü bölümü olan "Şehitler ve ölüler" kısmında ise, bir Türk için "savaşı zaferle bitirmeden terhis olup köye dönmenin" insan için onur kırıcı bir durum olduğu belirtiliyor. Sonra; "çarenin yokluğu hiç bir şeyi değiştirmez" dizesinde ve dörtlüğün bütününde, savaşta çaresizlik diye bir şeyin düşünülmeyeceği, Ölmenin (şehit olmanın) bile bir çözüm yolu olduğu belirtiliyor. Böylece Anadolu Türk'ünün; "Ya istiklâl ya öiüm!" ilkesine yürekten bağlandığı anlatılıyor.
· Son bölümde Ankaralı Hasan'ın dilinden, savaşan insanların duygu ve düşünceleri dile getiriliyor. Buna göre, düşman kararlı biçimde saldırıyor, Türk halkı diretiyor, düşmanın kararlılığı "ille" sözcüğüyle anlatılıyor. Buna karşın Türk Ulusunun vatanını kurtarma yolundaki kesin kararı da sözcüklerin yumuşak havasında bir tebessüm gibi seziliyor.
· Savaşın açtığı yaralar, vatanın uğradığı felâketler ise, "Delik delik oldu nazlı yar" gibi çok sade ama, o ölçüde duygulu bir dize ile anlatılıyor. Bu dize, aynı zamanda Ankaralı Hasan'daki ve onun kişiliğinde Türk Ulusundaki coşkun vatan sevgisini dile getiriyor. Savaşın yıkımı, getirdiği ağır koşulları karşısındaki duyarlılığı ve acıyı anlatıyor.
· Türk halkı, Ankaralı Hasan'ın kişiliğinde vatana saldıran düşmanın ne aradığını kestirememekte, "Deli midir, kör müdür" diyerek onun ne olduğunu düşünmektedir. "Kanımın boşuna akası yok" dizesiyle düşmanın kesinlikle yenilmesi gerektiği, Türk halkının bu bilinçle savaş verdiği görüşüne yer verilmektedir.
· Türk halkının, savaşçı ve yiğit kişiliğinin yanı sıra insancıl bir kişiliğe de sahip olduğu "Ayacığıma düşmüş/Acırım kellesine!.." dizeleriyle anlatılmaktadır. Böylece Atatürk'ün : "Yurtta barış dünyada barış" sözü anımsanmakta, barış içinde bir arada yaşamak inancının Türk Ulusunun temel düşüncesi olduğu görüşü savunulmaktadır. Bu gerçeği anlamayan düşmana, Türk halkı acımasız davranmak, vatanı ile bağımsızlığını korumak zorundadır. Bu duygu ve düşünce; "Düşmana malum ola/Dipçiğim yüreğimdir çarpınca, şakası yok" dizeleriyle anlatılmaktadır. Buna göre; savaş bir zorunluluğun sonucudur. Türk halkında öfke, öç alına gibi duygular yoktur. Türk Ulusu, acıma ve barış duygularıyla dolu bir toplumdur. Çaresiz kalınca acımasız davranmak zorundadır. Türk Ulusu, destanlaşan Bağımsızlık Savaşı'nı bu duygular içinde kazanmıştır.