Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

PARAGRAF

TEST 7

 

1.Sözcükleri öğrenmeye de, söylemeye de çok gereksinimimiz var. Zaten var olduğumuzdan beri vardı. Şimdiye kadar önemsemedik, ama artık, hani önemsesek diyorum. Hem sözcükleri öğrenmeyi önemsesek hem de kullanmasını öğrensek. Km demiş ki sözcükler yetersiz kalıyor. Sözcüklerin yetersizliği hiç de inandırıcı gelmiyor; hele Türkçenin. Öyle olmasaydı; nasıl dışarı vururdum yüreğimin içindekileri. Dilimin sözcükleri nasıl taşırdı: Boğaz’ın hüznünü, acının rengini;,sevincin kokusunu, mutluluğun sesini... Sözcükler iyi ki var. En çok onları seviyorum... 
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? 
A) Sözcükleri öğrenmenin ve kullanmanın bir ihtiyaç olduğu 
B) Türkçenin sözcük açısından yeterli bir dil olduğu

C) Yazarın sözcükleri çok sevdiği

D) Boğaz’ın hüznünü, acının rengini, sevincin kokusunu ifade edebilen bir dilin yetersiz sayılamayacağı 
E) Türkçenin sözcük sayısı bakımından zengin olduğu 

2. Geçenlerde kütüphanemi düzeltirken atamadığım, kıyamadığım kartlar yeniden elime geçti; şöyle bir karıştırayım dedim. Zamanın sildiklerini ben de sileyim, raflar ferahlasın. Baktım, taa 1970’li yıllardan, hatta daha da öncesinden sesleniyorlar, kıy kıyabilirsen! Senaryosunu yazdığım, Osman Seden yapımı şu olaylı Yeniden Doğmak dizisi yayımlandığında özellikle ortaokul öğrencilerinin gönderdiği kartları da saklamışım, onların küçücük yüreklerinden doğan sözleri okurken gözlerim yaşardı. 
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? 
A) Öyküleme B) Betimleme C) Karşılaştırma D) Örneklendirme E) Açıklama

 

3. Romancılıktan hikâyeye gelenlerin hikâyeleri, soluk uzunluğu ve boyut noktasında okura tedirginlik veren bir şişkinlik taşır. Bunlar, başarısız denmese de sıkıştırılmış, yoğunlaştırılmış, küçültülmüş birer roman havasındadır. Son okuduğum Balzac’ın “Aşk Gecesi”ndeki hikâyeler, bu tür hikâyelerdir. Usta, ona pek yakışan ‘çağının yorumcusu ve eleştirmeni’ olmak görevini bu hikâyelerinde de sürdürüyordu sürdürmesine de, her biri, bir romandan seçilmiş okuma parçalarıydı sanki. Çılgın bir yetiştirme çabasıyla yine her biri bir başka roman olabilecek konuları zorla hikâyeleştirmişti; bana öyle geldi. 
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? 
A) Romandan hikâyeye geçenlerin hikâyelerinin, küçültülmüş bir roman havası taşıdığı 
B) Balzac’ın Aşk Gecesi hikâyelerinin bir roman havası taşıdığı 
C) Balzac’ın çağının yorumcusu ve eleştirmeni olduğu 
D) Romancıların hikâye yazmakta başarısız oldukları 
E) Balzac’ın hikâyelerinin roman konusu olabilecek konularda yazıldığı 

4. Şaşırtıcıdır İstanbul sokakları; kiminin ucundan Marmara’yı yakalarsın kiminin bitiminde Boğazı görüverirsin; kiminin köşesinde taş dudakları susuzluktan çatlamış bir eski sebil nöbet bekler. Birbirine eğilmiş iki komşu evin aralığına bir yatır sıkışmıştır. Kimi sokağın ortasından lağım akar; kiminin yoksulluğunu evlerin kapı numaralarında okursun. Kimi sokak çocuk bahçesidir. Kimi sokakta sardunyalar kızarır, kiminde ahşap evler sıralanır tutuşmak için özlemle bekleyerek
Parçada İstanbul sokaklarıyla ilgili hangi ayrıntıya değinilmemiştir
A) Çok şaşırtıcı ayrıntılarla dolu olduğuna 
B) Denizle iç içe olduğuna 
C) Çok farklı güzellikleri bir arada yaşattığına 
D) Sokaklarda güzellikler kadar çirkinlikler de görmenin mümkün olduğuna 
E) Küçüklü büyüklü birçok caminin bulunduğuna

 

5. Realizm benim için biraz dürüstlüktür, onurdur, sanattır. Yırtıcı, bencil, keyfine düşkün olmamak ve çıkan için, yaranmak için, art niyetlerle sanatı bir maşa gibi kullanmamaktır. Kuzu postunda, mağdur pozunda kurt ve acımasız insanları harcamamak da realizmin şanındandır. Realizmde değiştirme, çarpıtma yoktur. Sizin deyişinizle ben her dönemimde kendimi belki küçük fakat toplumsal yaygın realite ve yaşantıların şairi saydım. 
Yukarıdaki parçadan realizmin özelliklerinden hangisi çıkarılamaz? 
A) Realizme göre sanatın sanattan başka gayesi yoktur. 
B) Tabiatı, toplumu, olayları olduğu gibi yazmak realizmin özelliklerindendir. 
C) Realizmde yazar eserde kişiliğini gizler. 
D) İnsanları harcamamak, insanlara değer vermek realizmin şanındandır. 
E) Realizmde yazar, keyfine düşkün olmaz, çıkarı için yazmaz. 

6. Ahmet Hamdi’nin en büyük ve bence en değerli özelliği, ustası Yahya Kemal’in etkisiyle Türk geçmişinin ve bugünün sentezine yönelik bir yaklaşım içinde bulunuşu idi. Sanat tarihimizin inceliklerini edepli bir dille, onun kadar sevgiyle ve bilgisine hâkim olarak okuyucuya getiren bir benzerini tanımıyorum. Hepimiz Ankara’ya, İstanbul’a, Konya’ya, Erzurum’a, Bursa’ya onun gözüyle baktığımız zaman hem ulusal hem kişisel zenginliğimizden övünç duyarız. Çünkü o şehirlere niteliklerini veren her şey, başta sanat yapıtları olmak üzere, Ahmet Hamdi’nin sıcak kaleminde dile gelir; içimize işler ve onun, üzerinde çok durduğu mekân ve zaman, sanki beyaz kağıtta canlanır. 
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz
A) Ahmet Hamdi geçmişin ve bugünün sentezini yapmaya çalışmıştır. 
B) Ahmet Hamdi, sanat tarihimizin inceliklerini edebi bir dille anlatmıştır. 
C) Anlattığı şehirlere Ahmet Hamdi’nin gözüyle baktığımız zaman onlardan övünç duyarız. 
D) Ahmet Hamdi tarihi değerlerimizi çok canlı bir biçimde anlatmıştır. 
E) Ahmet Hamdi edebi kişilik yönüyle Yahya Kemal’in etkisinde kalmıştır.

 

7. Çocukluğumdan beri hep geziyorum. Belki de beni etkileyen Anadolu toprağındaki kimi zaman zorunlu kimi zaman istekli gezintiler bu kitabın kaynağını oluşturdu. Trenler, göçler, at ve katır sırtındaki dağ başları, sandallar, yürüyüşler hep birer parçası bu işin. Biliyorum, yaşamım büyük bir serüven değil. Avcının düşü bende yok. Ama her gezdiğim, tanık olduğum her şeyin bana çok şey öğrettiğini biliyorum. Keşke 20. yüzyıl, 20. yüzyılın masalı olarak doğada geçseydi. Doğayı ben ağaçlar, çiçekler, böcekler olarak görmüyorum. Doğanın yok edilmesi, ağacın, suların yok edilmesiyle ilgili değil. Bu, insanoğlunun hüznünün ve kısa süreli mutluluklarla beraber, ışığın, renklerin, müziğin, şiirin, hafta Tragedya’nın bu doğrultuda masalların da yok edilmesi anlamını taşıyor. 
Bu parçadan yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz
A) Kitabının kaynağını gezilerinin oluşturduğu 
B) Tanık olduğu durumlardan çok şey öğrendiği 
C) Doğayı sadece bitki ve hayvanlardan ibaret görmediği 
D) İnsana ait unsurların yok olmasını da doğanın yok edilmesi saydığı 
E) Tarihi mekânlara karşı özel bir ilgisinin olduğu 

8. Şiirin dost eli, her bilime, her nesneye, her kavrama uzanır. Döşeğini zamanlar üstüne kurar şiir. Bir gözü açık mı uyur ne! Sıradan bir hıçkırığı bile kaydeder defterine. Hesabını sorar olan bitenin!... Zamana, zamanlara, zamanlardaki olaylara tanıktır. Tarihin çocuğudur o; kimi zaman başı önünde, kimi zaman güleç; bazen de sorgulayan ve yargılayan!... 
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi ağır basmaktadır? 
A) Benzetme E) Kişileştirme C) Karşılaştırma D) Betimleme E) Tanımlama

 

 

CEVAP ANAHTARI:

 

1.E        2.A      3.D       4.E      5.C       6.E       7.E       8.B

SON EKLENENLER

Üye Girişi