Terc i'-i bendler de Terkib-i bendler gibi 8-20 mısrâlık bendlerin birleşmesiyle yapılır.. Bend sayıları 5-7 arasındadır. Az olmakla birlikte daha uzun terci'-i bendlerin yazıldığı da görülmüştür..Bendlere Terci'-hane, haneleri birleştiren beyitlere de vasıta denir. Terci-i bendin, terkib-i bendden ayrılığı, vasıta beyitlerinin her bendin sonunda aynen tekrar edilmesindedir.. Terci'lerde son benddee mahlas söylenir. Bent sayısı ve bentlerdeki beyit sayısı bakımından terkib-i bentle aynıdır. Beyitler terkib-i bent gibi uyaklanır. Terci-i bentte bentleri birbirine bağlayan vasıta beyiti her bentten sonra aynen tekrarlanır. Terci-i bentte vasıta beyiti aynen tekrarlandığı için konular arasında uyum olmak zorundadır. Dolayısıyla terci-i bentte konu bütünlüğü vardır. Vasıta beyitinin uyaklanışı ise farklıdır.
Özellikleri:
1. Bentlerden oluşmuş bir nazım şeklidir.
2. Her bent 8 ile 20 mısra yani 4 ya da 5-10 arasında beyitten oluşur
3. Bentlerin sayısı 5 ile 12 arasındadır.
4. Bentlerin kafiye düzeni gazeldeki gibidir.
5. Her bendin sonunda “vasıta beyti” adı verilen bir beyit bulunur. Ve bu beyit hiç değişmez. Eğer değişirse terkib-i bent olur.
I. Bend: aa ba ca da ea … vv
II. Bend: bb cb db eb fb … vv
6. Terci-i bentlerde vasıta beyti her bendin sonunda aynen tekrarlandığı için, aynı fikir çerçevesinde toplanan bir konu bütünlüğü vardır. Vasıta beyti şiire monotonluk vermeyecek şekilde güzel olmalıdır. Bu sebeple zor yazılan bir şiirdir.
7. Terci-i bendin konuları arasında felek, Allah’ın kudreti, kainatın sonsuzluğu, hayatın zorlukları, dünyadan şikayet vb. soyut konular ile mersiye, mehdiye, tevhid gibi nazım türleri ilk sırayı alır.
8. Aruzla yazılır.Terci-i bendlerde vâsıta beyiti her bendin sonunda aynen tekrarlandığı için, aynı fikir çevresinde toplanan bir konu bütünlüğü vardır.
Bendlerde işlenen fikirlerin her bendin sonunda asıl fikre bağlanması, terkiblere göre terci' yazmayı daha da güçleştirmiştir,Terci'-i bendler divanlarda mütekerrir musammatlarla, hatta terkib-i bendlerle karıştırılmıştır.
Yahya Bey'in mu'aşşer olarak gösterilen birkaç medhiyesi terci' oldu-gibi. Gâlib Dede'nin Yusuf Sineçâk medhiyesi de terci’ değil mütekerrir bir müseddestir, Esrar Dede divanındaki dört terci’den ikisi terkib-i bend, biri müseddes biri müsebbâ'dır. Şeref Hanım divanında 4 muhammes ve 11 müseddese terci'-i bend denilmiştir.
Terkibler gibi terci'-i bendler de değişik konularda yazılmışlardır. Ama en çok devirden, felekten şikayet, mersiye ve özellikle medhiye terci' konusu olmuştur. Edebiyatımızda terci'-i bend çok kullanılmış bir nazım şeklidir.
Terci' yazan şairler arasında XIV. yüzyılda üç terci'-i bend ile Nesîmî, XV. yüzyılda biri mersiye olan üç terci-i bend ile Şeyhi, mehdiye konusunda iki terci-i bend söyleyen Ahmet Paşa ile daha sonraki devirlerde Cem Sultan, Hayreti, Fuzuli, Hayali bey, Nedim, Baki, Esrar Dede, İzzet Molla ve Ziya Paşa gibi şairler vardır.
Örnekler:
Tâli' oldı neyyir-i ikbâli devlet subhdem
Şu'le saldı âleme necm-i hidâyet subhdem
Kâ'inâtı kıldı mir'ât-ı cemâl-i sândan
Gark-ı envâr-ı hidâyet Rabb-ı izzet subhdem
Çokdan eylerdi cemâl-i bâ-kemâlin arzu
Ber-murâd oldı hele tâc-ı sa'âdet subhdem
Şeş cihâtı rûşen itdi tal'atından gün gibi
Buldı ziynet çârsû-yı mülk ü millet subhdem
Nâgehân bir toz kopardı bâd-ı pây-ı devleti
Rûşen oldı dîde-i a'yân-ı hazret subhdem
Nevbet ol şâh-ı cevân-baht-ı cinânundur deyu
Çaldılar eflâkden kûs-ı beşaret subhdem
Âfitâb-ı âlem-ârâ gibi zerrin tâc ile
Taht-ı simin üzre saldı ferr-i devlet subhdem
Sâye-i Yezdan penâh-ı dîn ü devlet HânMurâd
Dâver-i devrân mu'izz-i saltanat Sultân Murâd
…
5. Bend
Gül gibi halkı nesîm-i hulkı handan eylesün
Nevbahâr-i adli âfâkı gülistan eylesün
Âsumânun gûşe-i bâm-ı zümürrüd-fâmına
Kadri tâvûsı çıkup gün gibi cevlân eylesün
Kârgâh-ı dîn ü devletde düşen duşvâr işin
Hak Te'âlâ hazreti lutfmdan âsân eylesün
Târ-ı zülf ü turra-i hûbân-ı müşgîn-mû gibi
Sâl-i ikbâlin Hudâ bî-hadd ü pâyân eylesün
Karşusında ayagun tursun mülûk el baglasun
Kendü çıksun bârgâh-ı adle divân eylesün
Şevket-i İskender! dârât-ı Dârâ bî-kusûr
Mesnedün şimdengeru taht-ı Süleyman eylesün
Mülk-i Mısra nitekim bir bendesin sultân ider
Bir kulın salsun diyâr-ı Çîne hâkân eylesün
Sâye-i Yezdan penâh-ı dîn ü devlet Hân Murâd
Dâver-i devrân mu'izz-i saltanat Sultân Murâd
Baki
1
Kabul eyler mi yâ Rab zahm-ı pür-nâsûrumuz bih-bûd
Kalır im yoksa bu âteşle dâğ-ı dil gibi pür-dûd
Alırsa pençeye yazık bend bu baht-ı nâ-mes'ûd
Kıyamet kopsa gevher tutsa âlem olmayanı hoşnûd
Ferah nâmın dahi yâd edemez bu cân-ı zehr-alûd
Rızâdır çâresi her ne dilerse hazret-i Ma'bûd
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sâhi Merhı tuttu dirìga bang-i nâ-onevcûd
Düşüp dâm-ı hevâya hasret-i gül-zâr kaldım ben
Gidip nefsim Mesîhâ-veş sabâ bîmâr kaldım 'ben
Gül-d ümmîd "soldu mübtelâ-yı hâr kaldım ben
Bu gül-şen külhan oldu çeşmime nâ-çâr kaldıım ben
Şarâb-ı ye'se düştüm teşnen dîdâr kaldım ben
Başımdan aştı şeylâbı keder bîzâr kaldım ben
Belâ ımevc-âver-d girdaba hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sahillerin tutta dirìga bang-i nâ-mevcûd
Aceb ey Hızr-ı ma'nâ bî-nevâya himmet olmaz mı
Şefaat yoksa da bir tesliyet-gûn sohbet olmaz mı
Demem hâşâ bu nâ-kâma ümîd-i vuslat olmaz mı
Sezâ-vâr hitâb olmak gibi bir ruhsat olmaz mı
Ya ehliyyet mi lâzım bahşiş-i ehliyyet olmaz mı
Esîr-d derd ü firkat lâ-cerem ye's-ülfet olmaz mı
Belâ mevc-âver-i gird->âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sahillerin tuttu diriga bang-i nâ-mevcûd
Eğer küstah isem de çâre ne bî-çâre uktendir
Hezâran kayd u bende düştüğüm avareliktendir
Gönül cem'iyyeti sevmezse de sadâreliktendir
Devadan şekvemdz var ise de bir pâreliktendir
Sirişkim bî-sebebdir menba'ı gam-hâreli!ktendir
Mahâldir gark-ı eşk olsa gözüm hun-bâreliktendir
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sahillerini tuttu dinigâ bang-i nâ-mevcûd
Belâ bu 'kim dahi suret miyim ma'nâ mıyım bilmem
Sezâ-vâr-ı meges yâ lokma-i Anka mıyım bilmem
Esfavi pîç-tâb-ı zülf müşk-efzâ mıyım bilmem
Perîşânî-i gam menşuruna tuğra mıyım bilmem
Gam-ı Yûsuf'la dolmuş Mısr-ı istiğna mıyım bilmem
Garîk-ı Nîl-i hasret Gâh ibni rüsvâ mıyım bilmem
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ mâ-bûd
Adem sahillerin' tuttu dirìga bang-i nâ-mavcûd
(Şeyh Galip)
TERCİ-i BEND'den
Sirkat çoğalup lâfz-ı sadâkat modalandı
Nâmus tamâm oldu hamiyyet yeni çıkdı
Hak söyleyen evvel dahi menfûr idi gerçi
Hâ'inlere amma ki ri'âyet yeni çıkdı
Devletlûlere bizleri tahkîr düşer mi
Biz âciz isek de yine mahlûk-ı Hudâ'yız
Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan
Âyînesi işdir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötekdir
Nâ-dânlar eder sohbet-i nâ-dânla telezzüz
Dîvânelerin hem-demi dîvâne gerekdir
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zer-dûz pâlân ursan eşek yine eşektir
Milyonla çalan mesned-i izzetde ser-efrâz
Birkaç guruşu mürtekibin câyı kürekdir
Pek rengine aldanma felek eski felekdir
Zîrâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönekdir
Allah'a sığın şahs-ı halîmin gazâbından
Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pekdir
İnsana sadâkat yakışur görse de ikrâh
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah
Ziyâ Paşa
Bir terciibent örneği:
İnleyip sırrını fâş eyleme ağyâra sakın
Düşme bilmezlik ile varta-i inkâra sakın
Değmesin âhların kakül-i dildâra sakın
Sonra Mansur gibi çıman olur dâra sakın
Arz-ı acz etmeyesin yâreden ol yâre sakın
Bulduğun cevher-i âlileri bî-çâre sakın
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Sendedir mahzen-i esrâr-ı muhabbet sende
Sendedir ma'den-i envâr-ı fütuvvet sende
Gizli gizli dahi vardır nice hâlet sende
Marifet sende hüner sende hakikat sende
Nazar etsen yer ü gök düzah u cennet sende
Arş u kürsi ü melek şendedir elbet sende
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Şeyh Galip
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
TERKİB-İ BEND- BAKİ
DİVAN EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
BAĞDATLI RUHİ
TERKİB-İ BEND
TERKİB-İ BEND 2
TERKİB-İ BEND - ZİYA PAŞA
TERKİB-İ BEND (İ.PALA)
- Önceki
- Sonraki >>