BİR YUDUM ÇAY İÇİN
Günlerdir Rize'nin şirin köylerinde yaptığımız konuşmalar, tanıştığım insanlar geliyor güzlerimin önüne...
— Niçin bir yudum çayı ağzımızın tadı ile içemiyoruz?
— Kabahat yalnız üreticisinde değil bey.. Bizim % 20 hatamız olduğunu da inkâr etmeyiz... Fabrikalar niçin kaliteli çay yapmıyor? Bunu sorun...
— Mayıs ayında çay baskını oluyor. Bunları saklayacak, yakacak depolarımız yok... Sonra, kapasitemiz o kadar yaprağı işlemeye müsait değil...
— Peki, yeni fabrikalar, ilaveler yapılsın!
— Bu da ekonomik olmaz. Yılın her ayı çay işlenmez ki... Sonra boş kalır makineler!
— Bir de 2,5 yaprak, körpe yaprak meselesi var. Ehliyetli çay uzmanları bu işin başına geçmeli. Onlar da ekiplerini yetiştirip çay yaprağı alımını bir mesuliyetti esasa bağlamalılar. Çay Teşkilat Kanunu mutlaka çıkmalıdır.
— O zaman iyi çay...
— Evet, o zaman iyi çayı, dünyanın en iyi çayını İçeri/... Dışarıya da salıp döviz kazanırız ama...
— Aması ne?
— Bu kazandığımız serveti havaya atmamamın, çarçur etmememin çarelerini de bulmak lazımdır!
Karadeniz'de akşam olmak üzere şimdi... Bilmem, bu kadar güzel gurubu dünyanın neresinden seyretmek mümkün? Alevden bir kürre Karadeniz'in düz ufuk hattını oturtulmuş gibi... Bir eşsiz manzara, bir muhteşem tablo bu... Turuncu ile ateş rengi karışık yanık vücuduyla el değmemiş bir genç kız, kendisini hiç seyretmiyormuşçasına pervasız ağır ağır Karadeniz'in sularına gömülüyor sanki... Sonra orada bir yarım daire görüyorum. Ve zaman ilerledikçe o da kayboluyor... Bütün bir ufuk turuncu ile ateş rengini alıyor. Alevden küre parçalanıp içindeki dağılmış gibi...
İşte bu son akşamın yeşil altın diyarında...
Bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırı varmış... Bir yudum çayın da hatırı ondan eksik değildir herhalde...
Rize'de içtiğim çayların hatırına bir ömür yeter mi acaba?
Ne çayının tadını, ne hatırını... Ve ne de dost insanlarını unutamayacağımı bilerek ayrılıyorum oradan...
RİZE ÇAY DESTANI
ERKEK:
Başında yeşil yaprak
Koynunda bir demet gül
Görünce aşık oldu
Sana bu deli gönül
Tatlısın hülya gibi
Söyle sen nerelisin
Gül kokuyor her yanın
Sanki bahar yelisin
ERKEK:
İnce kalem kaşların
Kemence yayı gibi
Kırmızı dudakların
Rize'nin çayı gibi
Ağzına kadar doldur
Bardağı kana kana
İç çayı soğutmadan
Dudağın yana yana
ERKEK:
Tepemde esen rüzgâr
Taze, yeşil çay kokar
Abıhayat dediğin
Çeşmelerimden akar
KIZ:
Benim adıma derler
Albayrağın yıldızı
Şöhretimi sorarsan
Yurdun en güzel kızı
Rize'dir benim yurdum
Bahara benzer kışım
Hint bahçeleri gibi
Çay kokar içim dışım,
KIZ:
Yanağımın yanında
Gül bile sönük kalır
İçtiğin çay rengini
Dudaklarımdan alır.
KIZ-ERKEK HEP BERABER
Kaynasın semaverler
Bardaklara dolsun çay
Halka olun uşaklar
Çevirelim sık saray
EKREM KARADENİZ
(Röportaj: Yılmaz Çetiner-Cumhuriyet)
(Salih Sarıca-Mustafa Gündüz, Güzel Konuşma Yazma, Fil Yay.)
İLGİLİ İÇERİK