Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

Düşsel (fantastik), gerçek dışı, hayalî nitelikleri olan, gerçekte var olmayan anlamına gelir. Düşsel anlatımda gerçek dünyada yaşanamayacak olaylar konu olarak işlenir. Bu anlatımda olağanüstü olay ya da varlıklar vardır. Bu açıdan düşsel anlatımda hayalî öğelere, abartılı ifadelere, insan dışındaki varlıklara insana özgü nitelikler vermeye sıklıkla yer verilir.

Bir tilkinin peşine avcılar düşmüş. Avcılardan kurtulmak için kaçan tilkinin karşısına bir oduncu çıkmış. Ona: “Bir yer göster de saklanayım." diye yalvarmış. Oduncu: “Benim kulübeye gir, orada seni göremezler. ” demiş. Az sonra avcılar gelip oduncuya: “Buralarda bir tilki gördün mü?" diye sormuşlar. Oduncu “Görmedim. ” dermiş ama bir yandan da eliyle işaret edip tilkinin saklandığı yeri gösterirmiş. Avcılar, oduncunun sözlerini dinlemiş « ancak hareketlerine bakmamışlar. Avcılar gittikten sonra tilki, î saklandığı yerden çıkmış, hiçbir şey söylemeden uzaklaşmak istemiş. Oduncu: “Sana iyilik ettim, canını kurtardım, sen bana bir teşekkür bile etmiyorsun!" diye sitem edince tilki şöyle demiş: "Ben sana teşekkür ederdim etmesine ama dilinle elin birbirine uymadı ki!” demiş.

Bu parçada tilki ve oduncu arasında geçen bir olay anlatılmış.

Bu, düşsel anlatımla sağlanmış. Burada tilkiye, insana özgü nitelikler verilmiş. Gerçekte tilki ile oduncunun konuşması mümkün değildir. Yazar, bu düşsel anlatımdan hareketle okura bir mesaj vermek istemiştir.

Fantastik anlatımda yazar, düş gücünün sınırsız olanaklarından yararlanarak okurun zihninde yeni ufuklar açmaya çalışır. Bu tür anlatımla oluşturulmuş metinlerde bazen, insanı sıkan ve ona acı veren gerçeklerden kaçış vardır. Bu kaçışla, insanın düşsel kaçışlara olan ihtiyacı karşılanır. Asıl amaçlanan, okuru bir tür düşsel yolculuklara çıkarmak, gerçek yaşamda göremediği ve bilincine varamadığı şeyleri ona göstermek, okurun gerçeklikle farklı bir ilişkiye girmesini sağlamaktır.

Öykü, roman, tiyatro, masal, destan gibi türlerde kullanılan bu anlatım türünde olağanüstü kişiler, büyüleyici olaylar, düşsel mekânların yanında gerçekçi bir çevreye yerleşmiş olaylar da işlenir.

Destanlarda düşsel anlatım ağır basar. Çünkü destanlar onu ortaya çıkaran halkın hayal dünyasında zenginleşerek günümüze gelmiştir. Örneğin Oğuz Kağan Destanı’nda Oğuz Kağan’ın üç aylıkken konuşması, altı aylıkken yürümeye başlaması, iki yaşındayken ava çıkması, ejderhayı yenmesi, bir ışıkla yeryüzüne inen genç kızla evlenmesi gerçekten uzak anlatımlardır.

“Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde” gibi sözlerle başlayan masallarda gerçeküstü, belirsiz bir ortam vardır. İnsanların yanında hayaletlere, devlere, ruhlara, ejderhalara ve düşsel varlıklara yer verilir. Mekân, olağanüstü nitelikler taşır: Kaf Dağı, yerin altı, peri ülkesi vs. Fabllarda fare, karınca, karga, tilki gibi insan dışındaki varlıklara da yer verilir. 

Keloğlan’ı kuyuya sarkıtırlar, kuyunun yarısına gelince sağ tarafında karanlıkta aniden bir kapı açılır. Adamın biri Keloğlan'ı kucakladığı gibi bu kapıdan içeri çeker. Neye uğradığını anlayamayan Keloğlan kendine gelince, bir de ne görsün!.. Geniş bir bahçe ve bu bahçenin ortasında büyük bir saray durmuyor mu? Sarayın bahçesinde güllerin arasında dünya güzeli bir kız oturmuş, arkasında bir dudağı yerde, bir dudağı gökte iri ve koyu siyah renkte bir zenci ayakta durmakta. Çiçeklerin arasında bir tavus kuşu dolaşmaktadır. Şaşkınlıkla bunları seyre dalan Keloğlan’ın birden arkasında gürleyen bir sesle aklı başından gider. Dönüp bakınca ne görsün?... Koca bir dev, arkasında durmuyor mu!

Bu parça, bir masaldan alınmıştır. Burada mekân olağanüstü özellikler taşımaktadır. Gerçekte ayrı bir dünyaya açılan bir kuyu, burada yaşayan devler yoktur.

Roman, tiyatro ve öykülerde kullanılan fantastik anlatımda ise olağanüstü kişi ve olaylar ile gerçek ve günlük yaşam iç içe girebilir. Kişiler ve olaylar tanıdığımız, içinde yaşadığımız mekândaki kişiler ve olayların değiştirilmiş biçimi olabilir. Çünkü bu türlerdeki düşsel anlatımda doğaüstü olaylar gerçekçi bir zemine oturtulur. Olaylar ne kadar olağanüstü görünse de onların gerçeklik payı mutlaka vardır ve kişiler yaşadığımız dünya içerisindedir. Tabii tamamen düşsel anlatım üzerine kurgulanmış roman ve hikâyeler de olabilir.

Düşsel anlatımda yazar, ortaya koyduğu kurgu ile okurlarını günlük yaşamdan, yaşamın gerçeklerinden bir süreliğine uzaklaştırır. Onların hayalî bir dünyada dolaşmasını, dünyanın sıkıntılarından bir süreliğine olsa uzak kalmasını sağlar. Böylece yazar, gerçek dünyanın ötesinde alternatif düşsel bir dünyayı gözler önüne serer.

Şimdi de düşsel metinlerle düşsel olmayan kurmaca metinlerin ayrımı üzerinde duralım.

Her iki anlatımda da olay, olay örgüsü, kişi, yer ve zaman vardır. Düşsel metinlerde olaylar ve olayların içindeki kişiler genellikle olağanüstü özellikler taşır. Zaman belirsizdir. Hem gerçekçi hem olağanüstü mekânlara yer verilir. Düşsel olmayan anlatımda konu yaşanmış ya da yaşanabilir özellikler taşır. Olaylar daha çok, içinde bulunulan belirli bir zamanda geçer. Mekân, günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz yerlerdir. Kişiler, günlük yaşamda karşılaşılan sıradan kişilerdir çoğunlukla.

Günlerden bir gün, hiç suyumuz kalmadığı için bir yerde, on tayfa ve ben karaya çıktık. Onlardan biraz uzaklaşmıştım ki tayfalar koşarak kayığa binip hızla açıldılar. Sonra arkalarından dev gibi bir adamın peşlerine düştüğünü gördüm. Ben de hızla koşmaya başladım. Bir saat kadar gittikten sonra, başak boyu on iki metre olan buğday tarlaları, yükseklikleri otuz, otuz beş metre olan duvarlar gördüm. Biraz sonra da mısır tarlasında yürürken yirmi metre boyunda biri beni iki parmağı ile yakaladı, çalıştığı çiftliğe götürdü. Çiftlik sahibi ve adamları, koydukları masanın üstünde beni seyrediyor, her tarafımı inceliyorlardı. Sonunda, kendileri gibi bir insan olduğumu anladılar. Uykum gelmişti. Adamın karısı beni bir yatağa yatırdı. İki saat uyumuştum ki iki fare geldi. Kılıcımı çektim, birini öldürdüm, diğeri yaralı yaralı kaçtı. Dev adamın dokuz yaşındaki kızı tehlikeden uzak tutmak için beni konsolun çekmecesinde yatırmaya başladı.

Bu parça, Jonathon Swift’in yazdığı Gulliver’in Seyahatleri romanından alınmıştır. Burada yazar, düşsel anlatımdan yararlanmıştır. Olayların kahramanı Kaptan Gülliver’in başından geçen olağanüstü olaylar anlatılmaktadır. Kahramanlar insan olmakla birlikte mekân ve kişiler olağanüstü özellikler taşımaktadır. Boyu yirmi otuz metreyi bulan kişilerle on on iki metre uzunluğunda buğdaylarla günlük yaşamda karşılaşma imkânı yoktur.

Nüzhet, okumamı bırakarak dışarı çıkmamı istiyordu. Ben Nüzhet’e işaretle menfi cevap verdim ve okumaya devam ettim. Nüzhet ayaklarının ucuna basarak bana yaklaştı ve kulağıma fısıldadı:

- Budala! Baksana: Paşa babam uyuyor!

Sahi... Paşa, başı arkaya doğru kaymış, uyuyor hatta hafifçe horluyordu. Ayağa kalktım ve Nüzhet’le beraber dışarı çıktım. Polis hafiyesi M. Lökok’un araştırma yaptığı meyhanenin merdivenlerinden iniyormuşuz gibi, basamakları ihtiyatla inerek Nüzhet’in arkasından gittim ve bahçeye çıktık. Havuz başındaki demir kanepeye oturduk. Başımızın ucunda, ta uzaklara kadar sıralanarak ötüşen ağustos böcekleri, bütün Erenköyü’nü uzun bir ses zinciriyle çeviriyordu. Sıcak bir rüzgâr... Sanki ilkbahardan yaza geçilen mevsim çizgisinin üstündeyiz, etrafımızda gizli bir coşkunluk var.

 

Bu parça ise Peyami Safa’nın 9. Hariciye Koğuşu adlı romanından alınmıştır. Burada günlük yaşamdan alınmış, günlük yaşamda karşılaşılabilecek kişi ve olaylar işlenmiştir. Parçada olağanüstülükler, düşsel unsurlar, hayalî yer ve kişiler yer almamıştır.

***

Düşsel (fantastik), gerçek dışı, hayalî nitelikleri olan, gerçekte var olmayan anlamına gelir. Düşsel anlatımda gerçek dünyada yaşanamayacak olaylar konu olarak işlenir. Bu anlatımda olağanüstü olay ya da varlıklar vardır. Bu açıdan düşsel anlatımda hayalî öğelere, abartılı ifadelere, insan dışındaki varlıklara insana özgü nitelikler vermeye sıklıkla yer verilir.

 

  • Düşsel anlatımda konu; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünüdür.
  • Zaman belirli ya da belirsizdir; olağanüstü özelliklere sahip olabilir.
  • Mekân, olağanüstü, düşsel öğelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.
  • Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler.
  • Düşsel anlatımda hayal, varsayım, abartma, kişileştirme gibi unsurlar çok kullanılır.
  • Daha çok di'li veya miş'li geçmiş zaman kipi kullanılır.
  • Düşsel anlatım hayal ögesinden yararlanan değil, tamamen hayal ögesine dayanan bir anlatım türüdür.
  • Düşsel anlatım, sınırsız ve sonsuz bir hayal gücüyle oluşturulur.
  • Düşsel anlatımda gerçekte var olmayan, var olması da mümkün olmayan hayali bir dünya oluşturulur.
  • Masallar ve efsaneler, fantastik metinlerin çıkış noktası sayılabilir.
  • Bu metinlere olan ilgi "çelişki" , "gerçeklerden kaçış" ve "üstün olana inanmak" kavramları ile açıklanabilir.
  • Okuyucu, fantastik anlatımın sınırsız imkanları içinde günlük hayatın sıkıntılarını unutmak, yaratıcılığına bir karşılık bulmak, gerçekleri yeniden kurmak, imkansızın olmadığı bir dünya yaratmak, yaşanılan hayatın gerçekliklerinden kaçarak hayallerine sığınmak ister.
  • Fantastik metinlerde dilin şiirsel işlevinden faydalanılır.
  • Örnekler: Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Gora, E.T, Yıldız Savaşları

SON EKLENENLER

Üye Girişi