Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

İKİNCİ YENİ ŞİİRİ (1954-1960)

İkinci Yeni Şiir Hareketi

Türk şiir haritasındaki şekillenme Cumhuriyet döneminde çok daha yoğun hal alır. Aynı dönem içerisinde birbirinden farklı anlayışla yola koyulan şiir hareketlerinin varlığı bunu göstermektedir.

1950'li yılların ortalarına doğru şekiller ve günümüze kadar devam eden "İkinci Yeni" hareketi de bunlardan birisidir. İkinci Yeni ismini, Muzaffer Erdost 1956 yılındaki "Pazar Postası" dergisinde ilk kez kulla
nır.

Birinci Yenicilerin şiire ait her türlü estetik ve yapısal unsurları dışlamarı dönemlerinde ciddi bir tepkiyle karşılanır. Mevcut şiire (sıradanlaşan söze) yeni bir hamle yaptırmak gerektiğine inanan şairler bu tepkinin nedenini şöyle açıklanır.

"1. İkici Yeninin kendinden önceki bu şiir, anlama dayanan bir şiirdir, İkinci Yeni ise anlama karşıdır.

2. Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat şiiri salt şiirden yana değildir. İkinci yeni salt şiirdir." (Berk 1992: 95)

Garipçilerin şiiri basite indirgemelerine bir tepki olarak doğan bu hareketin kaynağı, Garip 'inkiyle aynıdır. I. Dünya Savaşının doğurduğu bunalım üzerinde şekillenen dadaizm ve sürrealizm akımları İkinci Yeni'ye de kaynaklık etmiştir. Bilinçin kurduğu bütün düzenlerin insan ve problemlerini çözemediğine tanıklık eden bu nesil, bu nedenle bilincin biçimlendirdiği kurulu düzenine ait her şeyi reddelmekle işe başlar. Bir yerde, ferdin kurulu düzen ve onun biçimlendirdiği her şeye karşı ayaklanması olan bu akımlar, bizim edebiyatımızda yer alır. Tahsin Saraç'ın, dada'yla ilgili tespiti bu akımın en önemil özelliklerini açıklamaktadır. "Hiçbir sanat kaygısı yoktur ve onca sanat, karton şatolar gibi çökerttiği dil, biçim, uyak vs. gibi kaygılardan kurtulduğu andan itibaren başlar. İstenilen sadece bütün değerlerin yıkılması, toptan inkârına gidilmesiydi." (Saraç 1960:148) Çıkış noktası dadaizm olan sürrealizm de şiire has her türlü kuralı boşlaması ve aklın kontrolünden uzak otomat bir yazı düzenini kabullenmesiyle İkinci Yeni 'ye kaynaklık eder.

Bu edebi hareket, İkinci Dünya Savaşı 'nın getirdiği toplumsal yoksulluk ve tek partili yönetimin dayatmacı politikaları sonucunda bunalan aydınının kendisini ifade ediş tarzına da uygundur. Böylece aklın biçimlendirdiği yüzeysel anlamı dışlayan bu şiir hareketi, kendisine bilinç otomatizmini esas alarak imge yüklü, kapalı ve kilitli bir dili tercihi eder. Zamanla imge yükü ağırlaşan bu şiir hareketi kendi içine kapanarak kendine özgü bir dil dünyası Birbirinden uzak ara unsurların bir araya getirilmesinin temelinde okuyucuyu sarsma,  dağıtma ve anlamı yokuşa sürme dileği yatmaktadır. Montaj ve kolaj tekniklerinin yardımıyla metinler arası ilişki kurularak şiirin anlam ve anlatım olanakları çoğaltılır. Böy­lece kapalı ve metinler arası göndergeleri olan yoğun şiir dilini çözmek şiir kül­türü olan donanımlı bir okur kitlesini gerektirir.

İkinci Yeniciler, geleneği tümüyle dışlayarak içsel, bireyci bir şiir anlayışına yönelirler. "Anlamsızlığın anlamı" ve "anlamsızlığa kadar özgür olmak" şiir an­layışlarının amaçlarından biridir. Hareketin öncülerinden İlhan Berk'in anlatı­mıyla, "Sözün üstünü çize çize yürüyen" (Berk 1997:9) bir şiir dili vardır. Mitin sisli dünyasından kopardıkları nesneleri, şiir dilinin buğusuyla kararak somut unsurlarından arındırılmış soyut ve belirsiz estetik bir dünya kurarlar.

Dili, şiirin baş tacı edinen bu hareket, "deliliğin dili" diyebileceğimiz yargısız ve öznesiz bir otomatizmi, şiirleri için çıkış yolu olarak seçer. Kendine özgü yine­lemeler ve sapmalarla düzleminden koparılan dil, şiirin merkezinden uzaklaşarak imge bataklığına dönüşür. Genellikle başarısız kalmış imge dönüştürümünden kaynaklanan kanserojen imge yapısı, II. Yeni şiirinin en zayıf noktalarından biri­dir. Genellikle radikal imgelerle şiddetli imgelerin (The wiolent imagery) özümsenmemiş bireşimleri, şiiri kapalı ve külfetli bir bilmeceye dönüştürür. Bilhassa, İlhan Berk ve Ece Ayhan 'm şiiri, bu tarz bireşim (sentez) sorunlarını oldukça de­rin boyutta yaşamasına, bir bakıma üretmesine rağmen, şiir diline yeni deneyim­ler kazandırmaktan da geri kalmaz. Asım Bezirci, bu harekete dahil olan şairlerin özelliklerini şöyle açıklıyor: "İmgeye kapılarını sonuna kadar açmakla kalmamışlar, edebi sanatlara özgürlük tanıyarak konuşma diline ve ortak dile sırt çevirmişlerdir. Duyguya ve çağrışıma yaslanarak yoksul çoğunluğun yerine aydın azınlığa seslenmişlerdir."(Bezirci 1979, 9)

İkinci Yeni'nin önde gelen şairleri İlhan Berk, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Ece Ayhan, Turgut Uyar ve Oktay Rifat'tır. Yukarıda isimleri sayı­lan şairlerin büyük bir kısmının kabul etmemesine rağmen bu edebi hareketin kurucusuyla ilgili olarak dönemin önemli bir eleştirmeni olan Nurullah Ataç'ın söy­ledikleri kayda değerdir: "İstanbul'a gitmiştim, orada Bay Oktay Rifat'ın bundan önce yazdıklarım beğenen, sevenlerle de konuştum." Perçemli Sokak" karşısında çekingen davranıyorlar, ısınamıyorlar o betiğe, gene eski yoluna dönmesini bek­liyorlar... Buna sevindim diyemeyeceğim, diyemeyeceğim ya, gene de beni sevin­diren bir yanı var: Bay Oktay Rifat'ın gerçekten yeni, başka ülkeler değilse de bi­zim için büsbütün yeni bir çığır açtığını gösteriyor. Yeni olan çabuk çabuk beğe­nilmez. Bense Bay Oktay Rifat'ın bu yeni yolda kalmasını çok istiyorum, bundan. Başka, bundan yeni bir yola geçebilir, eskiye dönmemelidir." (Ataç 1957: 2)

İkinci Yeni hareketi zamanla büyük çoğunluğu Marksist: İlhan Berk, Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar ve bunların dışında Sezai Karakoç'un öncülüğünde İslamcı bir yol ayrımına varmıştır. Ancak her iki kanatın ayrışması daha çok takip ettiği imgelerde görülür. Anlatım teknikleri bakımından birliktelik söz konusudur. İkinci Yeni şiir hareketi, imge anlayışı bakımından şiir coğrafyamız içerisinde etkisini devam ettirmektedir.

İkinci Yeni şiirinin genel özelliklerinin şu başlıklar altında toplayabiliriz:

1. İkinci Yeni şiiri, nesnenin genel görüntü dünyasını değiştirme dileğiyle so­yutlamaya gider ve gerçeküstü bir tablo gibi, eşyalararası sınırları kaldırarak bi­çimsel farklılıkları aşmayı dener. Soyutlama eğilimi, betimleyici niteliği ve biçimi bozan tavrına uygun olarak en çok batık imgeleri kullanan İkinci Yeni şiiri, bu yö­nüyle Divan şiirindeki Sebk-i Hindi akımına benzer.

2.İkinci Yeni şiiri, imgeci bir şiirdir. Bu yüzden ilk okunduğunda pek anlaşıl­maz ve okuyucudan hazırlık dönemi geçirmesini ister.

3.Anlamı karartan ve gizleyen bir tavır takınırlar. Sözcüklerin gündelik kulla­nımlarla yiten anlamı yerine, çağrışımlarla derinleşen ve çoğalan değer'ine önem verirler. Her sözcüğün değer'i, o sözcüğün içinde yer aldığı metnin diğer birimle­riyle girdiği ilişkiden doğan çoğul anlam evrenidir.

4.Şahıs kadrosunu genellikle mitin gizemli dünyasından geçerler ve bilhassa Yunan mitolojisinden alınan sembolik tiplerin (Meduza, Phoenix gibi) hazır imge dağarından yararlanırlar.

5.Günlük konuşma dili dışlayarak kurulu dilin yapısını bilinçli bir biçimde bo­zarlar.

6.Halkın yaşam alanlarından ve kültürel yaratımlarından uzaklaşmak isteyen İkinci Yeniciler, Garip şiirinin halk şiiri ve folklordan yaptığı tip, imge ve söy­lem ödünçlemelerine kapıları kapatırlar. Folklorik malzemenin şairin kişiliğini ezeceğini savunduklarından "Folklor şiire düşman" sloganını geliştirirler.

7.Kentli küçük insan tipinin çizilmesine ve bu tipin Süleyman Efendi tipleme­sinde olduğu gibi idolleştirilmesine son verirler.

8.Konu, öykü ve olay, şiirin bünyesinden silinmek istenir. Bu yüzden İkinci Ye­ni şiiri, daha çok betimleyici metinlerden oluşur.

9.Düşünsel arka-planlarını genellikle varoluşçu düşünürlerin (bilhassa J.P. Sartre) görüşleri; estetik arka-planlarını ise daha çok gerçeküstücüler ve dadacı­ların sanat anlayışları belirler.

10.Nükte, şaşırtmaca ve tekerlemeden kaçarlar.

11.Duyguya ve çağrışıma dayanarak şiirin içsel zenginliğini daima yeni yorumlara okumalara açık bırakırlar.

12. Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama koşullarını ve zevk anlayışını dikkate alırken, İkinci Yeni daha çok aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap eder.

13. Şiiri, diğer sanatlarla yakın ilişkiye sokarlar. Dolayısıyla musiki ve özellik­le de resme ait görsel imgelerin hazır imge rezervlerinden yararlanırlar.

14. Bilinçaltı otomatizmine yönelerek; şiiri aklın, ahlâki endişelerin, yasaların ve alışılmış her türlü sınırlayıcı, baskıcı düzeneklerin dışına çıkarmak isterler.

15. Biçimin içerikten önce geldiğini savunan İkinci Yeniciler, siyaset dışı kalmaya özen gösterirler.

(Ramazan Korkmaz, Dr. Tarık Özcan, Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı, Grafiker Yay., Ank. 2007)

SON EKLENENLER

Üye Girişi