- Servet-i Fünun döneminde Fransız edebiyatından alınmıştır.
- Bütün Avrupa edebiyatlarında soneye rastlanır.
- Sone daha çok lirik konulara elverişli olduğundan sevilmiş ve tutulmuştur.
- On dört mısradan oluşan bir nazım biçimidir.
- Sonenin ilk iki bendi dörder, son iki bendi üçer dizelidir.
- Sonenin ilk iki bendi son iki üçlükte söylenecek duygu ve düşünce için bir hazırlık, bir giriş bölümüdür.
- Özellikle son dize duygu yönünden en güçlü dize olur ve şiirin bütün etkisini üzerinde toplar.
- Kafiye şeması, abba - abba – ccd - ede-abba-abba
ÖRNEK:
MAKDEM-İ YÂR
Pervâne-i zerrin gibi her zühre-i zerrin
Titrerdi zümürrüd-geh-i lerzân-ı çemende
Çağlardı leb-i sîm-i hıyâbân-ı semende
Bir çeşme-i billûr ile bir cûy-i bilûrin
Düşmüştü siyeh berg-i şebe şebnem-i sîmîn
Şeb-nem gibi titrerdi kamer leyl üzerinde
Bir şeb-pere-i hutfe bir âhû-yı çerende
Vermişti bu nüzhet-gehe bir vahşet-i nermîn
Âhû ile şeb-perre vü evrâk ile azhâr
Nâ-gâh fısıldaştı leb-i âb-ı revânda
Zîrâ şu perî-h^neye karşı bu evânda
Ey dürr-i yetîm-i sadef-i şefkâtim, ey yâr
Sen bir meh-i zî-ruh gibi yükseliyordun
Muzlim korunun zıllı içinden geliyordun
Cenap Şahabettin
KUŞLAR
Bütün yaz bahçelerde ötüşen minimini
Kuşların o sevdalı sesleri işitilir
Onların Allah yollar sularını, yemini,
Onlar yalnız uçmayı ve ötmesini bilir.
Biri bir dalda yorgun, bir çılgın, havada
Biri daha ötede öter, durmadan öter
Akşam olunca döner, birleşirler yuvada
Melekler bu yuvayı kanatlarıyla örter
Gönül sen de kaygısız, bu kuşlara benzersin
Dilerim Allah’ımın rahmeti eksilmesin
Baharın bu zavallı kuşları üzerinden
Onlar baharın ruhu, kırların neşesidir
O sevdalı kuşların musikisi, sesidir
Bana şiirlerimin ahengini öğreten
A. Kutsi Tecer
HAYATA KARŞI BEŞER
— Lanet bize ey hayat; sen masum ve mübeccelsin!
Gür saçlarında hep şu baharın güneşleri,
Şefkatli gözlerinde bütün gök, bütün deniz.
Bir ebr-i gonce-hize bürünmüş ve muhteriz,
Lâkin her iştiyaka gülen nazlı bir peri.
— Tâ Rabbımızla gökteki hengâmeden beri
Biz daima güneşte siyah bir göz, en temiz
Vicdanda gizli bir leke farketmek isteriz;
Âsi biziz, biziz yine şâk-i müfteri.
Ey hüsn-i mültefit, bize aldanma, biz denî
Bir aşk-ı bî-sebat ile iğfal eder seni
İğfal eder, mülevves eder, sonra neş'esiz
Bir ânı mahvın oldu mu, levm eyleriz... Sakın
İncinme kendi kendine, içlenme ey kadın,
Mel'ûn eden de biz, seni tel'in eden de biz. ..
TEVFİK FİKRET
FRANSIZ TİPİ Sone Örneği:
Dağılır yele karşı altın saçları
Uçuşurdu bin bir büklüm içinde.
Bir hoş ışık vardı gözlerinde
Pırıl pırıl, sönmüş o zamandan beri.
Bir iyilik sarardı yüzünü bazan
Bilmem, belki bana öyle gelirdi.
Ben, o sevdadan can atan deli
Nasıl yanıp tutuşmazdım o zaman.
Yürüdü mü yerden kurtulurdu sanki
Melekler öyle yürüse gerek. Sözleri
Bir başka türlüydü insan sözlerinden.
Gökte bir ruhtu o,bir canlı güneşti.
Öyle gördüm ben; öyle değilmiş şimdi.
Yay gevşemiş, ne çıkar, yara gitmez gönülden.
Francesco PETRARCA
İTALYAN TİPİ SONE ÖRNEĞİ
Derdim, yeter, sâkin ol, dinlen biraz artık!
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülerle sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte
Toplasın acı meyvesini nedâmetin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.
Bak göğün balkonlarından geçmiş seneler
Eski zaman esvaplarıyla eğilmişler;
Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan.
Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.
(Charles Baudelaire’den çeviren: Sabahattin Eyuboğlu)
İngiliz Tipi Sone Örneği
Shakspeare’in 18. Sonesi (Talat Sait Halman çevirisi):
« Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir. »